Loading...

Temel fıkraları


TEMEL FIKRALARI



TEMEL VE MAYMUN

Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"

SİNYAL

Temel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı trafikçinin önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel'i durdurup sordu: - Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp duruyorsunuz? Temel: - Sol sinyal takıldı da..

YAVAŞLA

Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor... Bakmış bir tabela: "YAVAŞLA 80 km." Hızını o an 80'e indirmiş Temel. Az sonra bir tabela daha: "YAVAŞLA 60 km." Temel 60'a inmiş. Merakla giderken yeniden bir tabela: "YAVAŞLA 40." - "Yolda çalışma var galiba!" deyip 40'a düşürmüş hızını. Epeyce sonra yine bir tabela: "YAVAŞLA 15 km." Talimata uyarak 15 km.'ye düşmüş Temel. Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak. Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş: "YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500"

TEKRAR DENEYİN

Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar: - "Tekrar deneyin." Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur: - "Tekrar deneyin." ... ... ... En sonunda sinirlenen Temel: - "Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi."

BAŞKA ASKER YOKMU

Yeni asker olan Temel'e komutanı sormuş: - "Savaşta siperdesin, sağ taraftan düşman askeri geldiğini gördün. Peki ne yaparsın?" Temel heyecanla cevap verir: - "Hemen çevirir silahımı üzerlerine ateş açarım komutanım." Komutan tekrar sormuş. - "Peki, karşıdan geliyorsa?" - "Karşıya ateş açarım, komutanım." - "Arkadan geliyorsa?" deyince komutan, Temel dayanamamış: - "Komutanım, bu ordunun benden başka askeri yok mu?"

TEMEL KARAYOLLARI'NDA

Temel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise yollardaki çizgileri çekmektir. Temel'e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye bakar; "1. gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre.." "Temel", der "her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?" Temel cevap verir: "Aksine amirum daha çok çalışayrum lakin gün geçtikçe boya kutusundan daha fazla uzaklaşayrum."

VERDİNİZ Mİ?

Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş.Tabii bunu gören polis temeli durdurmuş. Polis: - "Ehliyet ve ruhsat beyfendi!" Temel: - "Verdunuzda mi isteysunuz.."

GOLF

İngiliz, Fransız ve Laz gene beraberler.. İngiliz - Golf için bir sopa, bir top ve bir delik gerekir, bende bir sopa var. Fransız: - Bende de bir top var. Temel: - Ben oynamıyorum.

İDRAR TAHLİLİ

Temel hastaneye gitmektedir. Girişte birinin ağladığını görür. Yaklaşır ve sorar: - "Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?" Adam: - "Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler!" der. Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam, Temel'e sorar: - "Hemşerim, sen niye ağlamaya başladın?" Temel: - "Ben" der, "idrar tahlili yaptırmaya geldim."

SIKINTI

Temel İngiltere'ye gitmişti. Arkadaşları Temel'e: - "İngilizce bilmezdin İngiltere'de çok sıkıntı çektin mi?" demişler. Temel: - "Hayır, sıkıntıyı asıl İnciluzlar çekti..."

2 KERE 2

İlkokulda öğretmen Temel'e sormuş. "İki kere iki".. Temel düşünmüş ve cevap vermiş: "10!" Öğretmen kızmış: - "Oğlum iki kere iki dört, bilemedin beş eder; nerden on edecek!"

UZAKLAŞTIK

Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beşyüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun'u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş. Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp : - "Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık..."

ÖKSÜRÜYORUM

Temel dahiliyeciye gitmiş. Doktor ona neyinin olduğunu sormuş. - "Öksurayrum", demiş Temel. - "Ne zamanlar öksürüyorsun?" - "Tuvalette oturuyurken kapiyu tiklattiklari zaman", demiş Temel...

OLURSA OLSUN

Temel ile Dursun ilk defa İstanbul'a gelmişler.. Bir sokaktan geçerken kadının biri onlara "araba mı park eder misiniz?" diye sormuş. Onlar da "bizimle birer kere birlikte olursan ederiz", demişler. Kadın "tamam" demiş, kadının evine gitmişler. Kadın cebinden iki prezervatif çıkararak "biz bunları çocuğumuz olmasın diye takıyoruz, alın siz de takın" demiş. Temel'le Dursun "tamam" demişler. Aradan aylar geçtikten sonra Temel ile Dursun tarlada çalışırken, Dursun Temel'e: - "ula ben bu şeyden sıkıldım, o kadının da çocuğu olursa olsun; artık bunu çıkarıyorum ben", demiş.

İÇKİ İSTEYEN LAZ

Temel otelin birinin odasında kara kara düşünüyor.. 'Ulan' diyor, "Ben aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba?" Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor. "Bana bir fvisku.. yok böyle anlarlar".. "Bana bir rakı, yok" diyor "böyle de anlarlar". "Bana bir bira.. tamam" diyor "böyle iyi.. anlamazlar". Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor: - "Barmen bana bir bira". Barmen Temel'i biraz süzdükten sonra soruyor: - "Birader sen laz mısın?" Temel: "uuuy nasil anladın" diyor: - "Burası resepsiyon bar karşıda.."

ŞOFÖRSÜZ GİDİYOR

Temel ile Dursun iki katlı otobüsle seyahat ediyordu. Üst kattaki Temel bir ara cep telefonunu çıkardı ve alt kattaki Dursun'u aradı: - "Tursun, orada durum nasıl?" - "Hüç... Bizim şoför uyumuş, otobüs öylece gidiyor." Temel: - "O da bir şey mi? Bizim katta hiç şoför yok. Otobüs şoförsüz gidiyor."

3 KİŞİ

Temel Amerika'da trafik polisidir. Bisikletle yol trafiğini ihlal eden bir papazı durdurur: - "Dur, ceza yazacağım." - "Ceza mı? Yazamazsın." - "Haçan nedenmiş o?" Papaz gülerek cevap vermiş: - "Benim sağ kolumda İsa, sol kolumda Meryem var." Temel hemen atılarak: - "Uy da, yazacuğum. Bisiklete üç kişi bineysun!.."

TRABZON'A GİDER

Temel uçakla Trabzon'a gidecekmiş. Oturmuş bir yere rastgele. Asıl yer sahibi gelmiş: - "Beyfendi burası benim yerim kalkar mısınız?" - "Hayır." - "Beyfendi burası benim yerim kalkın." - "Hayır." Yer sahibi gider hostese başvurur. - "Beyfendi burası sizin yeriniz değil, kalkar mısınız lütfen?" - "Kalkmam." Hostes çare bulamayınca kaptana başvurur. Kaptan, Temel'in kulağına bir şey fısıldar ve Temel kalkar, arka tarafa oturur. Herkes hayret etmiş durumdadır, "biz bu kadar uğraştık kalkmadı acaba kaptan nasıl kaldırdı bunu" diye. Dayanamıyorlar, Kaptan'a soruyorlar: - "Dedim ki burası Trabzon'a gitmez.."

2 TÜP GEÇİT

İstanbul'a tüp geçit yapılması için ihale açılmış.. Amerika, Japonya vs. hepsi teklif vermiş, 10 milyar, 20 milyar dolarlar... Bizim Temel'le Dursun ise 10 bin dolarlık bir teklif getirmişler.. Komisyon gitmiş Trabzon'a; Temel'le Dursun'u görmeye.. Demişler ki, "ihaleyi size vereceğiz, anlatın bakalım projenizi?" Temel başlamış anlatmaya... - "Ben gidicem Anadolu yakasına başlıycam denizin altından kazmaya, İdris de gidecek Avrupa yakasından kazacak. Denizin altında ortada buluşucaz." Yetkililer sormuş: - "Peki ya hiç buluşamazsanız ne olcak?" İdris de bu sefer atılmış: - "O zaman bir tüp geçit fiyatına iki tüp geçit yaptırmış olacaksınız..."

GECEYİ BURADA GEÇİRECEĞİZ

İki Karadenizli uçağa binmiş. Uçak havalandıktan sonra uçağın motorlarından biri bozulmuş. Pilot anons etmiş: - "Uçağımızın bir motoru bozulmuştur. Telaşa gerek yoktur". Aradan çok geçmeden ikinci motor da bozulmuş. Pilot anons etmiş: - "Uçağın ikinci motoru da bozuldu....". Temel Dursun'a dönmüş: - "Tursun desene geceyi burda geçireceğiz."

YUNUS BALIĞI

Temel ölmüş. Öteki dünyada görevliler listeye bakmış ve Temel'e: - "Ya, senin adın listede yok sen bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni tekrar dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara gore insan olarak gönderilemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya gönderileceksin. Ne olmak istersin?" Temel biraz düşündükten sonra: - "Yunus balığı olayım", demiş. Ve anında yunus balığı olarak dünyaya ışınlanmış. Aradan 3 dakika geçmeden Temel tekrar öteki dünyaya dönmüş. Görevli sormuş: - "Ne oldu ya? Biz seni şimdi gönderdik niye geldin?" Temel masum bir şekilde cevaplamış: - "Yüzme bilmiyordum, boğuldum!"

O AFRİKA'DA BEN BURADAYIM

Temel bir gün dertli dertli içiyormuş meyhanede. - "Ne bu hal", demiş Dursun. - "Boşver" demiş Temel de. Dursun ısrar etmiş "biz arkadaş değil miyiz?" diyerek. Temel dayanamamış: - "Ama kimseye anlatma.. Hani ben bir zaman Afrika'ya gitmiştim ayı avlamaya?" - "Hatırladım bayağı da dönmemiştin" demiş Dursun... - "Günler sonra buldum en sonunda avlayacak bir ayı ama tam ateş edecekken tüfek bozuldu. Ben de kaçarken uçurumdan aşağı düştüm." - "Eeeee" demiş Dursun "Sonra..." - "Her tarafım kan revan içinde, komaya girmişim. Sonra ayı beni yuvasına götürdü. Yaralarımı yaladı, balla, sütle besledi beni, iyileştikten sonra da bana tecavüz etti aylarca" demiş. - "Buna mı üzülüyorsun, takma kafanı yaa bak bu kadar zaman geçti. Çoluk çocuğa karıştın, mutlu bir hayatın var" demiş Durmuş. Temel: - "Bu da hayat mı be birader... O Afrika'da ben burda.."

İLK TECRÜBE

Temel ilk cinsel tecrübesini 50 yaşında yaşamış. Tabii heyecana dayanamayıp Hakkın rahmetine kavuşmuş. Yüzündeki gülümseme 3 günde geçebilmiş. Tabutu kapatmaları da 3 hafta sürmüş.

DOKTOR'A VERİYOR

Temel'in karısı Fadime köydeki doktor ile işi pişirmişler. Bu durum köydeki herkesin dilinde, yalnız Temel bilmiyor. Kimse de korkudan Temel'e durumu açıklayamıyor. Köylü durumu Temel'e nasıl anlatırız diye kara kara düşünürken Tursun "merak etmeyun uşaklar ben Temel'e söylerum" demiş... Akşam kahveye gitmiş. Temel bir köşede çayını içiyor... Tursun Temel'i görünce yüksek sesle sormuş: - "Ha Temel uşağum, senin Fadime ne zaman profesör oluyor?" Temel: - "Tursun benim karı okumayı yazmayı zor söker. Profesör olmak kim o kim?" - "Ne bileyim" der Tursun; "Köyde herkes Fadime doktora veriyor diyor da..."

O BENİMKİDİR

Temel ve dedesi otele gitmişler. Otelde tek bir yatak boşmuş, dede torun birlikte yatmışlar. Gece yarısı dede Temel'i dürtmüş: - "Temel bana karı bul!" - "Dede sakin ol yat." Biraz sonra dede ikinci defa: - "Temel bana karı bul!" - "Dede sakin ol yat". Dede biraz sonra üçüncü defa: - "Temel bana kar bul!" deyince en sonunda Temel isyan etmiş: - "Dede tuttuğuna güveniyorsan o benimkidir."

CONİ

Temel bir kurt köpeği almış ve mükemmel eğitmiş. Adı Coni'ymiş. Coni, Temel'in her söylediğini anlayabiliyormuş. Hatta telefona bile bakabiliyormuş. Temel bir gün evi aramış. Coni açmış telefonu... - "Ula Coni sen musun?" - "HAV" - "Fadime evde mu?" - "HAV" - "Başka kimse var midur?" - "HAV" - "Ula kaç kişi vardur?" - "HAV HAV" - "Ne yapiyiler" - "EHE EHE EHE" - "Ula ne zamandan beri yapiyiler" - "AUUUUUUUUUUUUUU"


Aslan oglu aslan

Temel askere ilk gittiği zaman komutanin biri askerlerin hepsini çağirarak benim adim aslan oğlu aslan demiş ve ismimi her geldiğim zaman herkese soracağim demiş ve gitmiş! Ve 1< 2 gün sonra gelmiş ve askerlere adini sormuş ve sira temele geldiği zaman benim ismim ne diye sormuş ve temel bi hayvan oğli hayvan du ama çikartamadim...

TEMEL VE KÖPEĞİ

Temel ve köpeği Karabaş trene binerler.Aynı kompartmandaki yolculardan biri Temel'e:
Köpeğinize dikkat edin lütfen,şu anda kocaman bir pirenin vücudumda dolaştığını hissediyorum.
Temel gayet sakin:
Uy karabaşum dikkat edesun,bu adamda ppire vardur,sana ta geçebulur.


İNANMAZSIN

Kadinin biri evindeki dolaptan sikayetciymis. Çunku yoldan otobus gecince ses cikartiyormus. Dolabini yaptirmak icin kocasina soylemeden bir tamirci cagirmis tamirci eve gelmis ve dolabi neresinden ses ciktigini anlamak icin dolabin icine girmis ve otobusun gecmesini beklemis. Tamirci dolaptayken eve kadinin kocasi girmis ve dolaptan bir sey almak icin dolabi acmis bi bakmis icerde bir adam. SormuŞ ne isin var burada diye adamda soyle cevap vermis:
 valla abi otobus bekliyorum desem inaanmassin....


UNUTKAN TEMEL

Temelde aşırı bir unutkanlık başlamış.Bu rahatsızlığı sebebiyle doktora gitmiş.Doktor Temel'e nesi olduğunu sormuş.
Temel:
son günlerde çok unutkan oldum herşeyi çok çabuk unutuyorum demiş.
Doktor:
hımm peki ne zamandan beri bu durum var?
Temel:
 ne durumu doktor bey?


AYAKLARI UZUN

Temel yeni yaptığı ahırına hayvanları yerleştiriyormuş. Fakat sıra develere geldiğinde, develerin kapıdan geçemediğini anlamış. Başlamış kapının üst kısmını parçalamaya. Ordan geçen biri.
adam Birader napıyon sen?
temel:
Ula devenin boyni çok uzun , kapıyu uzatayrum
adam:
Ulan salak kapının girişindeki toprağı biraz kazsana..
temel:
Salak sensin da, devenin boynu uzun ayakları değul !!!


HOCAM TEMELE BİR ŞANS DAHA VER

35 yasini deviren Temel hala ilkokul diplomasini alamamistir. Ayni ogretmen de ona hala sans vermekte ama faydasi olmamaktadir. Trabzon ahalisi artik hocaya kizmaktadir. Bunun uzerine hoca Avni Aker,de kamuya acik son bir sinav daha yapmaya karar verir. Gun gelir ve sinav baslar. Hoca sorar:2 kere 2 ne eder.
Temel dusunur dusunur ve ....5 der. Stadtan bir ugultu yukselir.
 Oglum heyecenlanma iyi dusun.Temel:
... 3 der. Stadtan daha yuksek bir ugultu yukselir.
 Oglum sana son bir sans daha veriyorum. Heyecanlanma iyi dusun.Temel:
'4!'
Stadtan:
'HOCA TEMELE BİR ŞANS DAHA VER, HOCA TEMELE BİR ŞANS DAHA VER!....!

 

Temel ile babası

TEMEL BİR GÜN OKULDAN GELİR BABASI SORAR OĞLUM BÜGÜN NE ÖRENDÜN?TEMEL BABACUĞUM BU GÜN HİÇ BİR ŞEY ÖĞRENMEDİM YARIN YİNE GİDECEĞÜM

BEN NE YAPIYORUM?
Bizim Temel’le Dursun Almanya’da bir gün arabayla gezmeye çıkarlar... Tabii otobandan giderken alışmışlar burda suratli gitmeye. Dursun tahrik eder:
 Ula bas kaza nerdeyse at arabasi bize yetişecek.
Temel bu durur mu. Hız sınırını çoktan aşmıştır. Birden yoldan çıkıp yokuştan aşağı ağaçların arasına paldur küldür giderken Dursun atılır:
 Ula ne oldi eyi giderken birden sallanmaya başladuk.
Temel heyecanla:
 Ula Dursun, sorma önüme bi köpek çikti...
Dursun:
 Ula uşağum ezseydun oni da geçseydun...
Temel:
 Ula ben neye uğraşıyorum zannedeysun...




SAĞIR KİM?
Temel doktora gitmiş:
 Doktor bey, Bizum Fadime sağır herhalde, sorularima cevap vermeyi...
 Karınızın sağırlık derecesini ölçelim. Siz bir soru sorun, duymaz ise beş adım yaklaşıp soruyu tekrarlayın. Ne kadar mesafede duyuyor bilelim.
Temel, deneme yapmak için eve gittiğinde Fadime'yi yemek yaparken bulmuş:
 Karıcuğum bugün yemekte ne var?
Ses yok... Beş adım yaklaşıp bir daha sormuş. Çıt yok... Bir beş adım daha yaklaşıp yine sormuş:
 Kiz Fadime saa diyrum, yemekte ne var?
 Bak Temel, dördüncü kez söyliyrum, yemekte hamsili pilav var...




NEYE BASIYOR?
Temel, kahvehanede arkadaşlarına av maceralarını anlatmaktadır:
 Geçenlerde ormana ava gittum. Birden bi ayi ile karşulaştum. Tüfeği atıp kaçmağa başladum. O da beni kovalamaya başladi. Tam ayinun nefesini ensemde hissettuğum anda ayi kayup yere düşti. Bu durumu fırsat bilip arayi açmağa çaliştum. Ama ayi gene peşima düşti. Gene tam nefesini ensemde hissettuğum anda ayi tekrar kayup yere düşti. Ben tekrar arayi açmağa çalıştum.
O arada Dursun, dayanamayarak sorar:
 Ula Temel, çok cesaretli adamsun. Ben senun yerinde olsam, altuma ederdum.
Temel atılmış:
 Ula sen ayinun neye basup kayduğunu zannedeysun?




KİMİNLE EVLİ?
Mahkemede hakim, Temel'e sormuş:
 Kiminle evlisin?
 Bizum kariylan!
Hakim sinirlenmiş:
 E, herhalde, sen hiç erkekle evlenen duydun mu?
 Duydum tabi, nasil duymadum!..
 Kimmiş?
 Bizum kari.




ANNESİNDEN TEMEL'E MEKTUP
"Sevgili oğlum Temel... Senin hızlı okuyamadığını bildiğim için mektubu yavaş yavaş yazıyorum...
Artık senin büyük şehre gittiğin sırada yaşadığımız evde yaşamıyoruz. Baban bir gazetede, "İnsanların başına genellikle evlerinin iki kilometre civarındaki bölgelerde kaza geldiğini" okumuş; o yüzden taşındık...
Sana yeni adresi veremiyorum, çünkü yeni evimizde bizden önce oturan hemşehrilerimiz, taşınınca adresleri değişmesin diye kapı numarasını söküp götürmüşler...
Bu evde garip bir çamaşır makinası var. Geçen gün içine dört gömlek koydum, çalıştırmak için duvardaki zinciri çektiğimden beri bir daha gömlekleri göremedim.
Geçen hafta sadece iki kez yağmur yağdı. İlki üç gün, ikincisi ise dört gün sürdü...
Benden istediğin yeleği postaya verdim. Ancak, halan 'o koca düğmelerle paket çok ağır olur' deyince düğmeleri kopartıp yeleğin cebine koyduk. Orada bulabilirsin...
Not: Sana biraz da para gönderecektim, ama zarfı bir kere yapıştırmış bulundum... Sevgiler... Annen"




HERKES BİLİYOR
Temel, Paris'te bir dükkâna girmiş. Bakmış, dükkânın bir köşesinde harika bir papağan... Hayran hayran seyrederken, dükkân sahibi yanına gelip, "Bu harika bir kuştur, karşısına geçene bakar ve ona nasıl birisi olduğunu söyler" demiş. Temel, papağanın karşısına geçer geçmez, kuş "Sen aptalsın" demiş. Temel, papağanı satın almak istemiş, ancak adam satılık olmadığını söylemiş. Bunun üzerine Temel, papağanın yumurtalarından rica etmiş. Adam, "yarın gelin verelim" demiş. Ertesi gün gittiğinde Temel'e üç tane yumurta vermiş. Temel derhal Trabzon'a dönmüş, eşdost, akraba, komşu kim varsa toplamış ve papağanın özelliklerini anlattıktan sonra, gururla yumurtaları göstermiş ve hep birlikte yumurtaları kuluçkaya yatırmışlar. Bir süre sonra, yumurtalardan birisi çatlamış ve içinden normal bir tavuk civcivi çıkmış. Bir anlam verememişler. Fakat, ikincisinden bir bıldırcın, üçüncüden de keklik çıkınca, Temel'in tepesi atmış. Uçağa atladığı gibi varmış Paris'e, dükkânı bulmuş, dalmış içeriye... Papağan, Temeli görür görmez, "Sen salaksın" demiş. Temel daha da kızmış ve "Ula baa bak" demiş, "benum salak olduğumi burda bi sen bileyisun, ama senun orosbi olduğuni Tirabizonda cümle âlem bilıyi".




NESİ VAR?
Temel, eczane açar. İlk müşterisi gelir:
Bana bir sinek ilacı verir misiniz?
Temel:
Tabii, sineğunuzun nesi var?
 

TEMEL DENEY YAPINCA

Cenevre Tarim Konferansi'nda katilimcilarin her biri yaptiklari calismalari ve sonucta gerceklestirdiklerini verim artisini anlatiyormus. Sira Temel'e gelince,
Kuru fasülyeye gül asiladuk, demis. Peki, punu niye yaptiniz?
Yellenince gül kokayi.


BİZ BUNU İSTEMEDİK Kİ

Iki boyaci olan Temel (kisa boylu) ile Idris (uzun boylu), bir bayrak diregi boyama isini almislar. Bu is icin ne kadar boya alacaklarini hesaplamak icin diregi olcmeye calismislar. Capini olcmek kolay olmus ama yuksekligi?? Onu olcmek icin Temel Idris'in omuzlarina cikmis ama diregin tam tepesine ulasamamis. Idris;
'Ben senden uzun boyluyum. Bir de ben deneyim' deyip Temel'in omuzlarina cikmis ama gene ayni sonuc... Oturup ne yapacaklarini dusunurken yanlarina iriyari bir adam yaklasip ne yaptiklarini sormus. Temel'le Idris sorunu anlattiktan sonra, adam diregi yerden guc bela sokup yere yatirmis. Boyunu olcup tekrar yerine diktikten sonra yoluna devam etmis. Gittikten sonra Idris'le Temel bakisip gulusmusler:
'Aptal herife bak! Biz ona yuksekligini sorduk o bize uzunlugunu verdi.'


TEMEL MODAYA UYARSA

Bizim temel bi yerden duymus, es degistirme moda diye!
 Ula Dursun demis.. 'Es degistirmek pek bi modaymis, hadi bu gece biz de degistirelim...'
'Tamam demis Dursun...'
O gece Temel'lerin yatak odasi:
'Ula Dursun, bizim karilar su anda ne yapiyor acaba?'


PROPAGANDA

Temel secimlerde aday olmus, buyuk kalabaliga karsi konusma yapacak, hazirlanmis, kursuye cikmis. Cebindeki kagidi aramis bulamamis. Bunun uzerine secmenlere seyle seslenmis:
 Sevgili hemsehrularim, puraya celirkeen neler soyleyecegimu pir Allah pir de pen pileydum, simdi ise sadece Allah piliy.


BU YENİ

Temel bogazda tekneyle turist gezdiriyo bigun bi amerikaliyi aliyor basliyolar gezmeye..(sahildeki yer isimleri uydurma..) turist falanca sarayi goruyor 'bu ne kadar zamanda yapilmis diyor'
temelde:
5 yilda diye cevap veriyor...yazik bizde olsa 1 yil..
biraz sonra filan camiyi goruyo 'bu nekadar zamanda yapilmis' diye soruyor..
temelde:
'2 yil diye cevap veriyor.
turist:
 yazik be bizde olsa 3 ay da biter diyor.
Temel uyuz oluyo duruma.. biraz sonra bi tarihi yapi daha goruyolar..gene soruyor turist..
temel:
2 ay diyor.
adam gene:
yazik be bizde olsa 1 haftada biter,diyor.
Temel iyice killaniyor.tam o sirada bogaz koprusunun altina geliyor.. adam yukariyi gostererek bu kopru ne kadar zamanda yapildi diyor..
Temel saskin saskin bakislarla kafayi kaldirip..
hangisi ? bumu? bu dun burda yoktu yaaa..


TEMEL HIZ AYARINDA

Temel Amerika'ya gitmis. Orada araba kullanirken yandaki yazilari okumaya baslamis.
'Speed Limit 80'
Temel hizini 80'e ayarlamis.
'Speed Limit 60'
Temel hizini 60'e ayarlamis.
'Speed Limit 40'
Temel hizini 40'a ayarlamis.
'Speed Limit 20'
Temel hizini 20'ye getirmis.
Bu arada da iyice sinirlenmis. Daha sonra bir tabela daha gormus.
'WELCOME TO SPEED LİMİT'.

 

HALİNE ŞÜKRET
Dursun, çok feci bir trafik kazası geçirir... Koma halinde hastaneye kaldırırlar. Tedavi olurken kendine gelir. Yatağında bakar ki bir kolu yok... Hepten morali bozulur, asabileşir. Bir taraftan da hastaneyi birbirine katar:
Ben tek kolla nasıl yaşarım şimdi!
Diye bağırıp çağırır. Kendini hastanenin penceresinden atıp intihar edeceğini söyler. Doktorlar başına toplanır, bakarlar Dursun ciddi, başlarlar nasihata:
Bak evladım, insan tek kolla da yaşayabilir, ölmediğine şükretsene. Sonra beterin beteri var. Geçen yıl Temel de kaza geçirdi. Onun iki kolunu birden kesmek zorunda kalmıştık... Ama o senin gibi bağırıp, hastaneyi birbirine katmadı. Şimdi de gül gibi yaşayıp gidiyor. İnanmazsan git de bak.
Dursun, bir an sakinleşir, gider yukarı mahallede Temel'i bulur. Bir de bakar ki, Temel'in hakikaten iki kolu kesik ama, Temel bahçede kıvır kıvır oynuyor, hem de nasıl oynuyor...
Bizim Dursun'un kafası karışır ve hayretle Temel'e yaklaşır:
Ula Temel, eyi ki seni gördüm, yoksa hayatum gideyidi. Ula bizim bi kolumuz kesildi diye intihar edeceğidum. Ama senin, iki koli kesik vaziyette, hem de bi dansöz gibi oynamana karşı teselli oldum... Şu dünyanın haline bak, benum tek kolum kesildi diye intihar edecek kadar beyinsuzum, sense iki koli yok göbek ataysun... Derken, Bizim Temel patlar:
Ula sen manyak misun, ne göbek atmasi. Sırtım fena halde kaşuniyi... Patlayrum.




SAY
Bizim küçük Temel, Okuldan bir türlü mezun olamıyor. En sonunda öğretmen:
Oğlum seni imtihan edeceğim. Bilirsen seni mezun edeceğim.
Temel sevinir, sözlüye kalkar... Hoca:
Söyle bakayım Temel, İngiltere'yle Fransa kaç kez savaştılar?
Küçük Temel:
Alti defa savaştiler öğretmenum.
Hoca:
Aferin sana Temel, tebrik ederum, der.
Küçük Temel, mezun oldum sevinciyle hocaya bakarken, hoca:
Peki say bakalım, demez mi?
Küçük Temel:
Bir... İki... Üç... Dört... Beş... Alti.




TEMEL'İN OĞLU
Temel'in oğlu küçük Temel, okula gittiğinde öğretmeni sorar:
Temel, baban nasıl iyi mi?
Küçük Temel:
Öğretmenum, babam dün akşam banyo küvetine girdi, uyudi kaldi oriya...
Öğretmen şaşkın:
Uyudu mu? Desene sular evi bastı, ev mahvoldu...
Küçük Temel sakin:
Yooo öğretmenum öyle olmadi, çünki babam ağzı açuk uyur...




BAŞKA ÇİMSE YOK Mİ?
Temel, bir gün tarlasından eve dönmektedir. Karadeniz bölgesinin sarp arazisindeki patikada ilerlerken, birden ayağı kayar ve yüzlerce metre derinlikteki uçuruma yuvarlanır. Can havliyle, uçurumdaki bir ağacın dalına tutunur. Aşağıya bakar, metrelerce derinlikte ve dibinde de sivri kayalar. Belki duyan olur da kurtarmaya gelir diye avazı çıktığı kadar bağırır:
Çimse yok miiii!
Bir kaç kere daha bağırır. Sonunda, ta yukarılardan, gökten bir ses duyar:
Ey kulum Temel! Düşüp ölsen ne var ki? Seni cennetime koyarım. Eğer emirlerimi yaptıysan, yasaklarımdan kaçındıysan, kul hakkı yemediysen hiç korkma!
Temel şöyle bi düşünür, emirlerden hemen hiçbirini yapmamış, yasakların neredeyse tamamını yapmış, kul hakkı desen sadece Fadime'nin hakkını ödeyemez. Başını kaldırıp, tekrar bağırır:
Başka çimse yok miiii!




FADİME'DEN EPOSTA...
Şubat ayının soğuk günlerinde, ikisi de Amerika'nın değişik bölgelerinde, ayrı ayrı iş gezilerinde olan Dursun'la karısı, Florida'da buluşup yaz sıcaklarının yaşandığı bu bölgede, bir kaç gün geçirmeye karar verirler.
Eşi, Dursun'dan önce gider Florida'ya ve ertesi gün için Dursun'a da yer ayırttıktan sonra, ona bir eposta gönderir. Fakat mesaj, adreste bir harfi yanlış yazdığı için, Dursun yerine, bir gün önce karısı ölen Temel'e gider. Yaşı da epeyce ilerlemiş bulunan Temel, bilgisayar ekranında mesajı okuyunca, korkunç bir çığlık atar ve düşüp bayılır. Zaten çok üzgün olan Temel'in bu çığlığı üzerine ev halkı odaya dolar ve herkes yerde yatan Temel'e yardım için koşuşturmaya başlar.
Temel, bir süre sonra kendine gelir ve niçin çığlık attığını soranlara, bilgisayar ekranını gösterir:
"Sevgili Kocacığım,
Bugün, buraya ulaşır ulaşmaz, önce yarın senin gelişinle ilgili tüm işlemleri tamamladım, sonra da bana ayrılan yerime yerleştim. Burası gerçekten de dedikleri gibi çok sıcak... Seni dört gözle bekliyorum..." (Karın)




VERGİ
Bizim Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır... Devletin topladığı vergi dağılımını tartışırlar... Konuşmacılardan biri Amerikalı, biri Avrupalı, biri de Temel.. Ortaya bir fikir atılır... Halktan toplanan vergiler nasıl dağılım yapılacak. Amerikan vatandaşı söz alır:
Bizim Amerika’da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız... Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız...
Derken Avrupalı söz alır ve:
 Bizim Avrupa’da başka ama ona benzer bir uygulama yaparız... Önce yere bir daire çizeriz... Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız...
Sıra bizim Temel’e gelir ve başlar anlatmaya:
Ula uşaklar ne güzel anlattunuz. Keşke bizda sizun çirkefluklerunuzi değil da habu çalışkanluğunuzi alsak... İnanun bizum öyle bir uygulamamız yok... Bizde daha kısa oluyi... Bi kere öyle yere çizgi çizmezuk... Bizde hükümet halktan toplar vergileri... Atar havaya. Yere düşenleri kendilerine harcama yaparlar... Havaya kalanlar halka hizmet olarak geri döner...




GEÇİM ÇARESİ
Siyasiler boş yere kavga ederse ekonomi de vatandaşa kalır... Temel, Dursun ve İdris’in parasızlıkları canlarına tak eder. Bir taraftan işsizlik bir taraftan geleceği kapkara bir siyaset... Ekonomi ve enflasyonu bırakan siyasiler devamlı kavga ederler...
Bunlar da oturur geleceğimizi, yani ekonomi, işsizlik nasıl çözülür onu tartışırlar. İdris söz alır:
 Uşaklar ben en hızlı kalkunmanun yolini buldum... Bi uçak filosu yolliyalum. New York’i bombaliyalum... Sora da Amerika bize atom atar. Teslim oluruk. Sora da Japonya gibi çikaruk ortaya aha zengin oldun...
Dursun atılır:
 Ula daha kolayi varken öyle niye edeyruk... En iyisi Amerika’ya savaş ilan edelum Beşinci Filo oriya çıkarma yapar... Savaşı kaybederuk... Ardından Almanya gibi ortaya çikaruk aha zenginsun. Sonunda Temel atılır, kafasını kaşır ve:
 Ula uşaklar ya savaşi biz kazanursak, oni hiç hesap etmedunuz...




MÜTEAHHİT TEMEL
Bizim Temel, Amerikalı ve İngiliz’le telefon direği dikme ihalesine girmiş. Müdür şöyle bir öneri getirmiş:
Hepiniz aynı teklifi verdiniz ama bizim için sürat önemli. Bir yarışma yapalım, kim daha çok direk dikerse ihaleyi o alacak...
Üçüne de 5 saat süre ve yeterince direk verilmiş. Amerikalı 40, İngiliz 50, Temel de sadece 4 direk dikmiş. Müdür kızmış:
Nasıl olur, bak diğerleri bir sürü direk dikmiş...
Mudür bey siz onların diktuğu direkleri görmedunuz... Nerdeyse tamami dişarda...




KAPLUMBAĞA TEMEL
Dört kaplumbağa, pikniğe çıkmaya karar vermiş. Erzakları hazırlayıp; bir yıl, iki yıl, beş, on yıl derken, otuz yıl sonra piknik yerine varmışlar. Gazozları, yiyecekleri, herşeyi ortaya çıkarmışlar. Bir bakmışlar gazoz açacağı yok. Tek çözüm, birinin eve gidip açacağı alıp gelmesi. Görev, içlerinde en küçük kaplumbağa olan Temel'e düşmüş. Genç kaplumbağa:
Ben gelene kadar buradaki yiyeceklere dokunmazsanız giderim...
Diğerleri bunu kabul etmiş. Temel, yola çıkmış; bir,iki, on, yirmi yıl geçmiş. Bu arada, yaşlı kaplumbağalardan biri fenalaşmış. Arkadaşları ne yapsa faydasız, son bir dileği olup olmadığını sormuşlar:
Gerçi genç kaplumbağaya söz verdik ama, şuradaki sarmalardan bir tanesini yesem olur mu?...
Elbette...
Diyerek, sarmalardan birini vermişler. Tam ağzına atacağı sırada, genç Temel, çalıların arasından fırlamış:
Gitmiyorum işte, gitmiyorum...




YILAN TEMEL
Yılan Temel, arkadaşı yılana sormuş:
Haçan, biz zehirli yilan miyuk?
Heee, n'oldu ki?
Dilimi ısırdum da...




FADİME FEMİNİST OLURSA
Dünya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtmektedir. Amerikalı bir hanım şöyle der:
Ben iyi bir şirketin genel müdürüyüm. Artık alışveriş yapmaktan bıktım. Kocama "bundan sonra alışverişleri sen yap" dedim. Baktım, birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı...
Alman konuşmacı:
Ben iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama "ben artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış...
Fadime kürsüye çıkmış:
Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel'e "ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün göremedim, ikinci gün göremedim, üçüncü gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı...




KIZARTMA
Bizim Temel karakolda başkomiserdir. Bir gün bir kadın gelir:
 Komiser bey komiser bey! Kocama tavuklu bezelye yapacaktım ... Ben onu haşlayana kadar kocamı markete bezelye almaya gönderdim. Gidiş o gidiş gelmedi... Ben ne yapacağım?
Komiser Temel kadına hiç bakmadan:
 En eyisi siz o tavuğu kizartma yapin.


3 VAMPİR

3 vampir varmış Biri alman biri ingiliz biriside bizim temel bunlar havada uçarlarken alman aşağıya inmiş ağzı burnu kan içinde gelmiş:
almana sormuşlar:
Neden ağzın burnun kan içinde?
Almman:
Aşağıdaki kadının kanını emdim .
ingiliz aşağıya inmiş ağzı burnu kan içinde gelmiş.
İngiliz'e sormuşlar:
Neden ağzın burnun kan içinde?
İngiliz:
aşağıdaki adamın kanını emdim.
Temel'de aşağıya inmiş oda ağzı burnu kan içinde gelmiş.
Temel'e de sormuşlar:
Neden ağzın burnun kan içinde?
Temel.
Aşağıdaki direği görüyormusunuz?
Vampirler:
Evet.
Temel:
ama ben görmedim.


SIRDAŞ

Ülkeler arasında bir ``sır tutabilme´´ yarışması düzenlenmiş. Bu yarışmaya Temel de katılmış. Temel'e, bir Amerikan'a ve bir İngiliz'e birer sır vermişler.
Amerika'lıya işkence yapmaya başlamışlar, üç günden fazla dayanamamış, sırrını söylemiş.
İngiliz'e işkence yapmaya başlamışlar, bir iki hafta sonra o da söylemiş sırrını.
Sıra Temel'e gelmiş; günler haftalar geçmiş ama nafile. Söylememiş sırrını ve kazanmış yarışmayı.
Birkaç dakika sonra Temel başlamış kafasını duvara vurmaya:
HATURLA ONİ DA,HATURLA ONİ

 

 


Örnek Sokak 1a, 12345 Örnekşehir
+90 1234567890